Onlara sokak hayvanı mı demek lazım yoksa sahipsiz hayvanlar mı karar verebilmiş değilim ama onlara ve sorunlarına sahip çıkma yükümlülüğünün hepimize düştüğünü anlatmak için sanırım “SOKAKLARIMIZIN HAYVANLARI” demek daha doğru.
Evet o canlar ne sadece hayvanseverlerin, ne varlıklarından rahatsız olan hayvansevmeyenlerin, ne belediyelerin ne de veteriner hekimlerin sorunu. Onlar bizim kentlerimizin çocukları. Bir şehrin su, ulaşım, ısınma, aydınlanma, trafik, hava kirliliği ve güvenlik gibi üzerinde çalışılması gereken bir sürü sorunu olduğu gibi sahipsiz hayvan sorunu da var ve maalesef hep olacak. Peki nasıl çözeceğiz.
Öldürerek mi, toplayıp her biri toplama kampına dönmüş barınaklara tıkıp “göz görmeyince gönül dayanırmış” diyip orada açlık ve hastalıklar içinde acıyla ölmelerine göz yumarak mı? Bunların hepsi denendi ama hala sokaklardalar çünkü o canlıların öyle bir üreme yeteneği var ki bir çift kedi ya da köpek birkaç yıl içinde binlerce hayvanın atası oluyor.
Şehirlerimizin yapısı ve çöp geri dönüşüm sistemlerimiz yetersiz olduğu bir şekilde gıdaya ulaşıyorlar ve binlercesini öldürülse binlercesi geri geliyor. O canların günahı vebali ile kalınıyor. Bir toplum düşünün ki bir soruna aradan geçen 200 yılda bir tek alternatif çözüm getirememiş olsun.
Mesela önce II.Mahmud (1808-1839) istanbul sokaklarındaki köpeklerin toplanıp Marmara’daki ıssız bir adaya nakline karar vermiş ancak halkın tepkisi sebebi ile vazgeçmiş. II.Abdülaziz (1861-1867) İstanbul’un köpeklerini adaya yollamış, hayvanların feryatları şehri İstanbul üzerinde yankılanmış ve sonra büyük İstanbul yangını çıkmış.
Bu yangın halk tarafından Allah’ın köpeklerin çektikleri acı için verdiği ceza olarak yorumlanmış ve padişah kararından dönmüş. Son olarak da II. Abdülhamid ve İttihad ve Terakki hükümeti İstanbul köpeklerini HAYIRSIZ ADAYA sürmüş. Binlerce köpek acı içinde orada ölmüş.
Köpeklerin HAYIRSIZ ADA’dan yükselen çığlıkları bir kez daha halkı gözyaşlarına boğmuş. Hatta hemen akabinde çıkan Balkan Savaşı’nı dahi o köpeklerin çektiklerine bağlayanlar olmuş. BU SORUNA 200 yılda FARKLI BİR ÇÖZÜM ÜRETEMEMİŞ OLMAK MANTIKLI MI GERÇEKTEN????
“Öldürün, vurun, zehirleyin,toplayın,sürün” dendi olmadı olmayacak. Bunca yıldır sadece hep beraber sorumluluk alalım, kısırlaştıralım, sevelim, sahip çıkalım, sahiplenelim, paylaşalım, koruyalım denmedi. Artık sevmek zamanı gelmedi mi?
Avrupa’nın en donanımlı hayvan hastanesine hoş geldiniz.