Katarakt, lensin yani göz içerisinde doğuştan var olan doğal merceğin görmeyi engelleyecek derecede şeffaflığını kaybederek matlaşmasıdır.
Sağlıklı bir gözde bu mercek yani lens saydamdır ve ışığın doğrudan retinaya ulaşmasını sağlar. Böylece keskin ve net bir görüntü oluşur. Kataraktlı mercekler görmeyi engeller ve hasta dünyaya adeta bir buzlu cam arkasından bakar, objelerin netliğini seçemez, renk tonlamasını yapamaz.
NASIL ANLAYACAĞIZ
Lensdeki bu değişim küçük dostunuza dışarıdan bakarken bile rahatlıkla farkedebileceğiniz kadar belirgindir. Göz bebeği olarak tanımlayabileceğimiz bölüm artık eskisi gibi koyu renk değil gri ve hatta beyazdır. Dostunuzun görüş bozukluğu önceleri geceleri daha belirginken zamanla tamamen kör olarak tanımlanabilecek kadar ilerler. Objelere çarpar, hep aynı yolları kullanmak ister, merdiven inip çıkarken zorlanır. Artık depresif ve daha az hareketlidir.
NEDEN OLUR?
Nadir olarak travmatik (darbesel) ya da doğmasal katarakt olgularına rastlansa da bu önemli hastalık, genellikle bireysel bir problemdir ve kendi kendine gelişir. Yaşlanmayla lens yavaş yavaş ve kaçınılmaz olarak berraklığını kaybeder ancak bu durum direk katarakt olarak değil “nukleer skleroz” olarak adlandırılır. Nukleer skleroz ilerleyerek lensi kataraktlı hale getirebilir. Şeker hastalığı da çok önemli katarakt sebeplerinden biridir. Halk arasında yerleşmiş köpeklere şeker verilirse kör olacaklarına dair inanışın sebebi de, işte katarakt ile şeker hastalığı arasındaki bu ilişkidir. Evet şeker hastası hayvanlarda katarakt sık görülür ancak şeker hastalığı şeker yemekle olmaz ve bu inanış yanlıştır.
İLAÇ MI AMELİYAT MI?
Katarakt hastalığının hiçbir ilaç tedavisi yoktur ve görüş ancak başarılı bir ameliyatla sağlanabilir. İnsanlarda katarakt cerrahisi sezaryen operasyonlarından sonra en cok uygulanan cerrahi prosedürdür. Cerrahi katarakt tedavisi insanlardaki kadar sık olmasa da veteriner tıpta da büyük başarıyla uygulanmaktadır. Katarakt cerrahisinde amaç berraklığını ve şeffaflığını kaybederek görmeyi engelleyen lensi göz içinden uzaklastırarak ışığın tekrar göz dibine ulaşmasını sağlamaktır. Bu amaçla uygulanan klasik cerrahi yöntemleri fakoemülsifikasyon sistemlerinin kullanılmaya baslamasıyla neredeyse tamamen terk edilmiştir.
Fakoemülsifikasyon sistemi, çok küçük bir delikten göz içine sokulan bir aletle lensi önce eritme sonra emerek gözden çıkarma işlemi olarak tanımlanabilir. Böylece göze ve vücudun en hassas dokularından biri olan korneaya nerdeyse hiç zarar vermeden lens göz dışına alınmış görüş sağlanmış olur. Daha net bir görüş ve basarılı odaklama için göz içine yeni yapay lens de takılabilmektedir.
Katarkt ilerledikçe lensin saydamlığını kaybetmekle kalmayıp sertleşeceği adeta mermerleşeceği ve bu durumun da ameliyatı zorlaştıracağı unutulmamalıdır. Ayrıca ilerlemiş vakalarda göz dibi retina tabakasında oluşacak dejenerasyonun başarılı katarakt cerrahileri sonrasında dahi görmeyi engellemesi de mümkündür. Yani her zaman olduğu gibi erken teşhis tedavi başarısını arttırır. Küçük dostlarımız kedi ve köpeklerimize kataraktın yarattığı karanlıktan uzak pırıl pırıl günler dilerim
Avrupa’nın en donanımlı hayvan hastanesine hoş geldiniz.